Isparta Masaj Salonu Masöz Nil
Isparta Masaj Salonu Masöz Nil
Isparta Masaj Salonu. 22 Mayıs Bugün onu ilk kere hanımefendi Jansen’lerde gördüm. Tanıştırıldım. Pek ilgilenmiş yahut dikkat etmiş benzer biçimde görünmedi. Daha dikkatle bakabilmek için, elverdiği ölçüde göze batmamaya çalıştım. Yalnızca bir an kaldı, birlikte Kraliyet Mutfağına gideceği kızları almak için uğramış. Jansen’in iki kızı mantolarını giyinirken ikimiz misafir odasında yalnız kaldık ve ona, hak edilmemiş bir nezaketle yanıtlanan, soğuk ve kayıtsız birkaç söz ettim. Sonrasında gittiler. Onlara eşlik etmeyi önerebilirdim, ama bu benim bir kavalye damgasını yememe yol açabilirdi ve onun bu yolla kazanılamayacağını biliyordum.-
Bunun yerine, onlar gittikten sonra birazcık bekleyip sonra onlardan epey hızlı ve yine Kraliyet Mutfağına çıkan başka bir caddeden giderek, onlar tam dönerek Store Kongensgade’ye girdiklerinde, büyük bir aceleyle, selam falan vermeksizin, onları şaşırtarak yanlarından geçmeyi yeğledim. 23 Mayıs Eve yaklaşmanın bir yolunu bulmam gerek ve bunun için, askeri deyimle alarmdayım. Fakat bu, uzun sürecek ve zahmetli bir iş olacağa benziyor. Bu denli kapalı yaşayan bir aile görmedim. Bir kendisi bir de halası. Ne erkek kardeş, ne kuzen; tutunacak hiçbir şey, birlikte kol kola yürünecek, ne kadar uzaktan da olsa hiçbir akraba yok.
Isparta Masaj Salonu Masöz Nil
Isparta Masaj Salonu. Bir kolum sürekli boşta dolaşıyorum; şu sıra ne pahasına olursa olsun kimseyi koluma takmam. Benim kolum her zaman hazır tutulması gereken bir borda kancasıdır; beklenmedik dönüşler için tasarlanmıştır; çok ötelerde uzaktan bir akraba yahut bir dostun o mesafeden kolayca koluna girebilmem ve canhıraş gemiye tırmanmam için tasarlanmıştır. Fakat ne olursa olsun, bir ailenin böyle soyutlanmış yaşaması doğru değil; kızcağızı dünyayı tanıma olanağından yoksun bırakır, yol açabileceği öteki tehlikeli neticelan ise saymaya gerek yok.
Hiç iyi bir şey değil. Böyle kapalı yaşamak kişiyi minik hırsızlıklara karşı koruyabilir; çok misafirperver bir evde fırsatlar hırsızı yaratır. Fakat bunun pek bir anlamı yoktur, çünkü bu tür kızlardan çalınacak pek fazla bir şey bulunmaz; bunlar onaltı yaşma geldiklerinde, kalpleri çoktan her şeyi tatmış bir çeşnicidir ve adımı, başkalarının adını yazdığı bir yere yazmayı asla düşünmedim. Adımı bir pencerenin canıma, veya bir han duvarına, yahut Frederiksberg parkında bir banka, veya bir ağaca kazımak hiç aklımdan geçmez.